Covid 19 ve migren…
Bir yılı aşkın süredir devam eden Covid-19 pandemisi ile beraber birçok migren hastası ağrı sıklığının ve /veya şiddetinin arttığını ifade ediyor. COVID 19 ile enfekte olan kişilerin %26’sında baş ağrısı ilk semptom olarak karşımıza çıkıyor ve ilk 24 saatte baş ağrısı görülme oranı %62’yi buluyor. Bu hastaların yarısının baş ağrısı gerilim tipi özelliğinde, çeyreği ise migren benzeri ağrı özelliklerine sahip oluyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalar virüse karşı vücutta oluşan yangıdan kaynaklı yayılan sitokin ve kemokin gibi maddelerin migreni başlatan sinir hücrelerinde ağrı algısına sebep olduğunu gösteriyor. Yine aynı mekanizma migren hastalarının COVID nedeni ile ağrı sıklıklarının ve şiddetinin artmasından sorumlu tutuluyor. Kliniğimde COVID enfeksiyonu sonrası şikâyetleri ağırlaşmış migren hastalarıyla her geçen gün daha sıklıkla karşılaşıyorum. Ağrılarındaki bu kötüleşmenin hemen virüs nedeni ile olduğu fikrine kapılmadan önce işi titiz tutmak gerekiyor. Ayrıntılı nörolojik muayene sonrası kan testi ve beyin MR görüntülemeyi bu şikâyetlere sebep olabilecek inme, beyinde kitle vb. yeni bir durumun göz ardı edilmemesi için muhakkak görmek gerekli.
Pandemi döneminin etkileri
Tabi ki sadece direk virüs enfeksiyonunun kendisi migrenli hastaların şikâyetlerinin artmasından tek başına sorumlu değil. Pandemi nedeni ile birçok hasta hastane ve doktor görüşmelerini bulaş riski yüzünden erteledi, ihmal etti. Bu sebeple de migren tedavi kontrolü birçok hastada aksadı. Kapanmalar ve kısıtlamalar sebebi ile günlük rutinde bozulma yaşayan hastaların bazılarının migren atakları tetiklendi. Artmış ekran süresi, kafein alkol alımı, stres ve uyku düzensizlikleri bazı migren hastaları için migren ataklarını attırabiliyor. Sosyal izolasyon ve ekonomik problemler nedeni ile atmış kaygı ve depresyon yine bu hastaların şikayetlerinde artışa sebep olabiliyor. Biz hekimlere işte bu aralar daha çok iş düşüyor. Bir süredir kontrolden çıkmış migren atak tedavilerini ve beraberinde ağrıya sebep olan tetikleyicileri fark etmeliyiz. Artık birkaç alanda birden hastaların ağrısını azaltmak için tedavi strajileri geliştirmeliyiz. Akut ya da kronik ağrı tedavisinin en önemli yanı hastaya özel olarak belirlenmesi gerekliğidir. Günümüzde kronik ağrı tedavisinde tansiyon düşürücü ilaçlar, antidepresanlar, sara ilaçları veya migren aşıları kullanılabilmekte. Bu konuda hastanın yaşı, cinsiyeti, mesleği, ağrı özellikleri ve tetikleyicileri dikkatle sorgulanmalı ve tedavi tercihi bu değerlendirme sonucunda yapılmalı. Tüm bu sürecin farkındalığı ile hastalarımız için buradayız. Ağrısız sağlıklı günler dilerim.